Skip to content
Menu

Nefesi hayatıma aldıkça artık nefesimi bilinçli olarak kullanmaya başlamıştım. Bu da kendimi daha sağlıklı, huzurlu, keyifli en önemlisi de kendi merkezimde hissettiriyordu. Daha az savrulur hale gelmiştim. Savrulsam bile tekrar kendi merkezime gelmek kolay oluyordu.

Nefesin en büyük faydalarından biri de kurumsal hayatıma olan yansımasıydı.

Artık herkesin iş ortamı koşturmacalı ve stres dolu. Hep bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyoruz. Genelden iş arkadaşlarımdan duyduğum cümle ise “nefes almaya bile vaktim yok” oluyordu.  İşte tam da o sırada aslında en çok ihtiyacımız olan şeyi yok sayıyorduk. Nefesimizi.

Benim ise en çok yaptığım şey gergin yada heyecanlı anlarda/ortamlarda nefesimi tutmak oluyordu. Bu bazen başkasının konusu olsa bile.  Yani karşı taraftaki negatifi, gerginliği sanki benimmiş gibi direk kendi üzerimde yaşıyor ve hissediyordum. Bu durumlarda nefesimi tutmak artık normal bir şey haline gelmişti benim için. Halbuki o duygular bana ait bile değildi. Nefes işte buralarda o kadar işime yaradı ki. Ben artık farkında olmadan tüm bunlardan kendimi çıkarabilmiş, kendimi nötr hale getirebilmiştim. Nefesi hayatıma bilinçli olarak aldığımda gördüm ki ben artık nefesimi tutmuyordum. Tam tersine o sırada farkındalığımı nefesime getirip, nefes alıp/verdiğimde kendimi çok daha iyi hissediyordum. İhtiyaç duyduğum her zaman, bu bazen birkaç dakika bile olsa kimse fark etmeden kendime hemen o sırada nefes yapar hale gelmiştim.

Nefesi bilinçli olarak hayatıma aldığımda artık nefes almayı içselleştirmiştim. İşin sırrı bu kadar basitti aslında. Bana iyi geleni nasıl bırakabilirdim ki? O yüzden içimizde bize ait ve özel olan hazinenin farkına varalım.

Hayatımız nefes ile var ve nefes ile son bulacak.

Nefesiniz ile tekrar tanışmanız dileğiyle,

Yeliz Erbaş